ISBN: 978-605-69856-1-4
Sayfa sayısı: 206
Fiyatı: 40.00 TL
Yakın geçmişe kadar
Doğu Karadeniz Bölgesi, Çarlık Rusyası ile Osmanlı Devleti’nin rekabet ve
çatışma alanlarından bir tanesiydi. Günümüzde bu bölge; tarihi, coğrafyası,
demografisi ile üretim, mülkiyet ve paylaşım ilişkileri bakımından diğer
bölgelere göre birçok farklılığı da sinesinde barındırır.
Oyun kurucu büyük
devletlerin rekabet ve çatışmaları, Doğu Karadeniz Bölgesi insanlarının
kaderlerini büyük ölçüde etkilemiştir. 1828 – 1829 Osmanlı- Rus Harbi, 93 Harbi
olarak da bilinen 1877 -1878 Osmanlı – Rus Harbi, Birinci Dünya Savaşı ve
ardından Çarlık Rusyası ordularının Doğu Karadeniz’i işgal etmeleri ve 1917
Sovyet Devrimi, yöre insanının kaderini toplumsal ve bireysel açıdan etkiledi:
Muhacirlik, sürgün, katliam, eşkıyalık, karşılıklı kırımlar, ölüm, kan,
gözyaşı, kıtlık, yoksulluk, haksızlık, hastalık, iç göçler…
Lazlar eskiden de
ekmek parası kazanmak için gurbete gidiyorlardı. Gurbet; Batum, Anaklia,
Oçamçire, Gudauta, Sohum, Kiev idi.
Ardından gelen ‘yeni’
dönemde ise Türkiye içine kapandı. Doğu Karadeniz Bölgesi ve insanları da bu
içe kapanış döneminde kendi paylarına düşen olumsuzlukları yaşadı: Kıtlık,
hastalık, çaresizlik, eğitimsizlik.
Bu ‘yeni’ dönemle
birlikte artık gurbet, büyük ölçüde İstanbul idi.
Yöre insanlarının yaşadığı bütün bu olumsuzlukları babam da yaşadı. Babam,
1931’de Ardeşen’in Şanguli Köyü’nde dünyaya gelmiş. Çay tarımı ve bu tarımın
getirdiği görece refahın nimetlerinden henüz faydalanamamış Doğu Karadeniz’in
bir köyünde doğmuş. Elektrik, telefon, yol ve okul-eğitimin olmadığı bir
köyde… Gündelik ihtiyaçları karşılamaya ve ancak hayatta kalmaya
yetebilecek nafaka üretiminin yapıldığı bir köy. Mısır, karalâhana, birkaç
çeşit sebze, meyve ile keçi ve tavuktan elde edilebilen gıdalarla
sürdürülebilen hayatlar. Yolun bile olmadığı köyden yaya olarak Ardeşen’e ancak
altı saatte gidilebilen ve altı saatte de Şanguli’ye dönülebilen yıllar.
Babası, o iki buçuk yaşındayken sıtmadan hayatını kaybediyor. On yaşında ise
annesini kaybediyor.
On dört yaşında yeni
gurbet İstanbul’a geliyor. Burada hiç kimsesi yok. Askerlik, evlilik, çocuklar…
Hayata tutunuyor. Dik duruyor.
Ayakta kalmayı
başarıyor. Alın teriyle sürdürülen ve kiralık evlerde geçen bir hayat.
Sendikacılık, kooperatifçilik ve siyasî faaliyetler derken günümüzde seksenli
yaşlarının ikinci yarısını sürdürüyor babam. Tek geliri olan emekli
maaşıyla yaşıyor.
Babası, her çocuğun
gözünde ilk kahramandır. Benim için de öyle… Ancak bu çalışmayı yapmamın
nedeni, Faik Aksamaz’ın yalnızca babam olmasından kaynaklanmıyor. Onun
toplumsal mücadelenin içinde adsız bir nefer oluşu ve haksızlıklara karşı hep
dik duruşu bu kitabı ortaya çıkardı.
Bu kitabın dili
Lazca. Yani, babamın anadili. Babam gibi, dik durabilen dünün çocukları için,
bugünün umut yüklü çocukları için ve atalarının diline sahip çıkabilecek
yarının çocukları için hazırladık bu kitabı.
İnsanlık 20. yüzyılda
da büyük acılar yaşadı. 21. yüzyılın, insanlığın yüzyılı olması
dileğiyle…
ALİ İHSAN AKSAMAZ
ŞANGULİ’NİN EVLADI FAİK AKSAMAZ / Ali İhsan Aksamaz
- Ürün Kodu: çıkrık-2
- Stok Durumu: Stokta var
-
40,00TL